

Nevzat İhsan SARI
Tapu ve Kadastro Başmüfettişi
3194 sayılı İmar Kanunu kapsamında yapılan uygulamalarda 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun gereği uygulamaların önünün tıkanması sonucunu doğuran Bakanlık görüşüne dair inceleme.
Belediyelerimizin 3194 sayılı İmar Kanunu çerçevesinde yapmış oldukları 3194/15. - 16. Madde uygulamalarının teknik kontrolleri Kadastro Müdürlüklerince ve tescil işlemleri ise Tapu Müdürlüklerince, ilgili mevzuatı çerçevesinde, karşılanmaktadır.
Yapılan bu işlemler sırasında; İmar Kanununa bağlı imar uygulamaları sırasında 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu yönüyle, Kadastro Müdürlüğünce ya da Tapu Müdürlüğünce, soru konusu edilen işlemlere Tarım Müdürlüklerince, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun yönüyle cevaplar verildiği görülmektedir.
Bakanlık Görüşüne göre;
Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı Müfettişlerince yapılan incelemeler sonucunda; Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 km mesafede yürütülecek faaliyetler ile ilgili talepler aşamasında, Muğla il müdürlüğü ile ilçe müdürlükleri arasında farklı uygulamalar yürütüldüğünün tespit edilmesi üzerine mevzuat hükümleri çerçevesinde uygulama birlikteliğinin sağlanması amacıyla zeytin yetiştiriciliği yapılan tüm il müdürlüklerinin konu ile ilgili bilgilendirilmesinin talep edildiği belirtilmiş, zeytin alanlarının 3573 sayılı kanun ve bu kanunda değişiklik yapan 4086 sayılı kanun ve yönetmelik hükümlerine göre korunmaya çalışıldığının dikkate alındığı,
Hususlarında ortak uygulama kriterlerinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün, imar yetkisine haiz kurum ve kuruluşlarca, kesinleşmiş ve onaylı imar planları gereği, 3194 sayılı imar kanununun 15-16. Madde uygulamaları hakkında, teknik kontrol tescil aşamaları 2010/22 sayılı genelgesinde çerçevelendirilmiş (Güncelleme: 2019/13 sayılı genelge olmuştur.), bu uygulamaların 5403 sayılı yasa gereği izlenmesi gerekli hususları da ilgi (b) talimatın (D) maddesinde izah edilmiştir.
Buna göre;
Hususlarına talimatta yer verilmiştir.
Bu anlamda; yetki alanımız içerisinde yer alan, ilgililerince yapılan/yaptırılan ve imar yetkisine haiz kurum ve kuruluşlarca onaylanan, 3194 sayılı İmar Kanunu uygulamalarının ilgi (b) talimatımız gereği soru konusu edilmesi gereken bir hususun bulunması durumunda; İl/İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nce verilecek cevabi yazının içeriğinde mutlaka 5403 sayılı yasa yönüyle bir uygunluk görüşünün bulunduğu ya da bulunmadığı hususunun açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Bunun dışında;
İşlemlerin 3573 sayılı yasa yönüyle incelenmesinde (ilgi (a) talimatınız kapsamında) bazı hususların izah edilmesi zorunluluğunun bulunduğu tespit olunmuştur.
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un zaman içerisinde yapılan değişiklikleri ile eski metinlerinin ve yeni metinlerinin birlikte gösterildiği içeriği yazımız ekinde gönderilmiştir.
Buna göre;
3573 sayılı kanunun 1. Maddesi;
Madde 1 – Alelümum aşılı zeytinlerin bakım, tımar ve toplanma ve sıklarının kökletme ve yeniden fidan dikme suretile meydana getirilecek zeytinliklerin tesis ve yetiştirme, yabani zeytinliklerin açma ve aşılama işleri (Ziraat Vekaletinin) Tarım ve Köyişleri Bakanlığının direktifi altında yapılır.
Şeklinde son halini almıştır. Bu maddeye göre;
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının talimatları altında yapılacağı hükme bağlanmıştır.
3573 sayılı kanunun 2. Maddesi;
Madde 2 – (Değişik: 28/2/1995 - 4086/1 md.)
Devlet ormanları içinde bulunan ve aşılı hale getirilecek olan bütün yabanî zeytinliklerin sahaları ile Devlet ormanları dışında kalan Devlete aid boş arazideki yabanî zeytin sahaları Ziraat Vekâletince tesbit ve ilân olunur.
Orman sınırları dışında bulunan ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabani zeytinlik, Antep fıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız nevileri ile orman sınırları dışında olup da 17.10.1983 tarih ve 2924 sayılı Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli fundalık ve makilikler Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tespit edilip haritalanır.
Görüleceği üzere 4086 sayılı kanunun 1. Maddesi ile değiştirilen 3573 sayılı kanunun 2. Maddesi yukarıdaki şekildedir.
Buna göre,
o Devlet Ormanları içinde bulunan ve aşılı hale getirilebilecek zeytinlik sahaları,
o Devlet Ormanları dışında kalan devlete ait boş arazide bulunan yabani zeytinlik sahaları,
o Orman sınırları dışında bulunan (Devlet Ormanları dışında kalan) ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan (devlete ait boş arazide bulunan) zeytinlikler,
o Orman sınırları dışında olup da 17.10.1983 tarih ve 2924 sayılı Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli fundalık ve makilikler,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca tespit edilip haritalanır denmektedir.
Bu iş yükümlülüğü 3573 sayılı yasanın yürürlük tarihinden günümüze kadar Tarım Müdürlükleri marifetiyle yürütülmüştür.
Görüleceği üzere; madde metni ile coğrafya üzerinde mülkiyet hukuku çeşitliliği göz önünde bulundurularak hazine mülkiyeti olan alanlarda (tescilli ya da tescilsiz) zeytincilik sahalarının oluşturularak haritalandırılması (Zeytincilik Parselasyon Haritalarının Üretilmesi) amaçlanmıştır. Bu yönüyle de zeytincilik parselasyon haritaları üretilmiş ve zeytincilik parselleri oluşturulmuştur.
3573 sayılı kanunun 3. Maddesi;
Madde 3 – (Değişik: 28/2/1995 - 4086/2 md.)
Devlet ormanlarile boş arazide muayyen bir kıt'a dahilindeki yabanî zeytinleri aşılamak isteyenler, istedikleri parçanın hudud ve mevkiini ve bu kanunun tayin eylediği şartlar dahilinde imar edeceğini bildiren bir arzuhal ile arazinin aid olduğu kazanın en büyük mülkiye memuruna müracaat eder. Bunlara müracaat tarihini gösterir birer ilmühaber verilir.
Yukarıdaki madde gereğince tespit edilen alanlar yerel koşullar dikkate alınmak suretiyle Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca belirlenecek esaslara göre en az 25 dönümlük parseller halinde parsellenir ve bilinen araçlarla ilan edilir.
Bu alanlarda yabani zeytin, fıstıklık ve harnupluk ile sakız nevileri olan menengiç, buttum, yabani sakız, Filistin sakızı ağaçlarını aşılayıp yetiştirecekler ile zeytin yetiştirmeye elverişli fundalık ve makilik alanlarda gerekli temizlemeyi yapıp zeytin dikim alanları meydana getirecekler, dilekçe ile arazinin bulunduğu en büyük mülki amire başvururlar. Başvuranlar arasında Bakanlıkça belirlenecek esas ve öncelik sırasına göre seçilen kişilerden, bu işlemleri yerine getireceklerine dair bir yükümlülük belgesi alınır. Fidan dikecek olanlara devletçe maliyet bedeli üzerinden zeytin fidanı sağlanır.
Beş yıl süre ile taşınmazın gayesine uygun olarak kullanıldığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tespit edilenlere mahallin en büyük mülki amiri tarafından tapuları devredilir. Bu yolla verilen taşınmazlar hiç bir şekilde veriliş amacı dışında kullanılamaz. Bu taşınmazlar; miras dahil hiç bir şekilde bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü hiç bir şekilde küçültülemez. Aksi takdirde Hazinece geri alınır. Bu hususlarda taşınmaz siciline gerekli şerh verilir.
Bu maddeye göre verilen süre içinde aşılama, temizleme, dikim ve bakım işlemleri yapılmamış olursa verilen izin Bakanlıkça resen iptal edilir.
Görüleceği üzere 4086 sayılı kanunun 2. Maddesi ile değiştirilen 3573 sayılı kanunun 3. Maddesi yukarıdaki şekildedir.
Buna göre,
o Devlet ormanları ile boş arazide, sınırları belirlenmiş bir parçada yabanî zeytinleri aşılamak isteyenler, istedikleri parçanın hudut ve mevkiini ve bu kanunun tayin eylediği şartlar dâhilinde imar edeceğini bildiren bir dilekçe ile arazinin ait olduğu kazanın en büyük mülkiye memuruna müracaat eder. Bunlara müracaat tarihini gösterir birer ilmühaber verilir.
o 2.madde gereğince tespit edilen alanlar yerel koşullar dikkate alınmak suretiyle Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca belirlenecek esaslara göre en az 25 dönümlük parseller halinde parsellenir ve bilinen araçlarla ilan edilir. Bu alanlarda yabani zeytin, fıstıklık ve harnupluk ile sakız nevileri olan menengiç, buttum, yabani sakız, Filistin sakızı ağaçlarını aşılayıp yetiştirecekler ile zeytin yetiştirmeye elverişli fundalık ve makilik alanlarda gerekli temizlemeyi yapıp zeytin dikim alanları meydana getirecekler, dilekçe ile arazinin bulunduğu en büyük mülki amire başvururlar. Başvuranlar arasında Bakanlıkça belirlenecek esas ve öncelik sırasına göre seçilen kişilerden, bu işlemleri yerine getireceklerine dair bir yükümlülük belgesi alınır.
Şeklinde bir müracaat şekli ve müracaata esas alanın tespiti belirlenmiştir.
4086 sayılı kanunun 8. Maddesi ile yürürlükten kaldırılan 3573 sayılı kanunun 4.-5.-6. Maddeleri 1939 ila 1995 yılları arasında işletilmiştir.
Madde 4 – (Mülga: 28/2/1995 - 4086/8 md.)
Bu sahalarda yabanî zeytin ağaçlarını aşılamağa talib olacakların aşılayacakları miktar kendilerine tevzi olunur. Tevzi edilen bu sahalar orman mefhumu haricinde kalır. Talihlerden yerine göre Vekâletin tayin edeceği müddetler zarfında ve vereceği direktifler dairesinde temizlemeyi yapanlara zeytin bakım teşkilâtının müzekkeresi üzerine mahallin en büyük mülkiye âmiri tarafından tapu verilir.
Aşılanıp yerinde kalacak zeytinliklerin temizlenmesinden çıkan odun ve kömür, kereste ve saire temizleyene aid olup bunlar zeytin bakım memurundan parasız alınacak bir vesika ile dışarı çıkarılır. Bunlardan hiç bir resim alınmaz.
Madde 5 – (Mülga: 28/2/1995 - 4086/8 md.)
Zeytin teşkilâtının kurulmadığı sahalardaki yabanî zeytin ağaçlarının aşılanması için vaki olacak talebler üzerine mahallin bağlı bulunduğu kaza, yoksa vilâyet ziraat ve orman idarelerinin birlikte hazırlayacakları rapor üzerine mahallin en büyük mülkiye memuru tarafından bu kanunun hükümleri dairesinde tapu verilir.
Madde 6 – (Mülga: 28/2/1995 - 4086/8 md.)
Devlet ormanları içinde ve dışındaki yabanî zeytin ağaçlan ya yerlerinde aşılattırılarak veya zeytinlikte aşılattırılmak üzere yabanî halinde yeni kurulacak zeytinliklere naklolunur. Bu işlere aid müsaade zeytin bakma teşkilâtına dahil memurun teklifi üzerine mahallin orman idaresince ayrıca keşfe lüzum gösterilmeksizin derhal verilir. Nakledilen fidanlardan bir gûna resim alınmaz.
Bu mülga maddelerin içerikleri 4086 sayılı kanun ile 3573 sayılı kanunun 3. Maddesi içerisinde değiştirilerek gösterilmiştir. 3573/3. Maddenin devamında mülkiyet hakkının kurgusu anlatılmıştır.
Zeytincilik Parselasyon Planları ile oluşturulan zeytincilik parselleri 5 yıl süre ile amacına uygun olarak kullanılmışsa ilgilisinin müracaatı üzerine mülkiyeti hazineden şahsa devredilir hükmü ile mülkiyet hakkının tescil ve devir şekli tespit edilmiştir.
Bu yolla verilen (3573 sayılı kanun kapsamında dağıtımı yapılan) taşınmazlar;
Bu koşulları sağlamayanlara verilmiş olan taşınmazlar hazine mülkiyetine geri alınır. Bu husus ise taşınmazın siciline şerh düşülür denerek hazine mülkiyetinin korunması amaçlanmıştır.
Görüleceği üzere; 3573 sayılı kanunun ilk 3 maddesi ile kanun koyucu amaç, kapsam ve uygulama şeklini hüküm altına almıştır. Kanun ile amaçlanan şeyin zeytinciliğin teşvik edilmesi, insanların zeytinciliğe özendirilmesi ve zeytinciliğin yapılabilmesi için kamu mülkiyetinden bile fayda sağlanacak mekanizmaların açılması olduğu anlaşılacaktır. Yani koruma güdüsünün, zeytin ya da zeytinciliğe değil, bu işin yapılacağı toprak parçasında ki hazine mülkiyetine olduğu aslında çok açıktır.
3573 sayılı kanunun 20. Maddesi;
Madde 20 – (Değişik: 28/2/1995 - 4086/5 md.)
Zeytinlik içinde yağhane veya fabrika inşa eylemek, Ziraat Vekâletinden mezuniyet almağa mütevakkıftır. Aksi takdirde inşa olunan yağhane işlettirilemez.
Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır.
(Değişik ikinci fıkra: 23/1/2008-5728/99 md.) Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması hâlinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının % 10’unu geçemez. Bu sahalardaki zeytin ağaçlarının sökülmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının fenni gerekçeye dayalı iznine tabidir. Bu iznin verilmesinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı araştırma enstitülerinin ve mahallinde varsa ziraat odasının uygun görüşü alınır. Bu hâlde dahi kesin zaruret görülmeyen zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenler veya sökenlere ağaç başına ikimilyon liradan beşmilyon liraya kadar hafif para cezası alınır Kesilen ve sökülen ağaçlar müsadere edilir.altmış Türk Lirası idarî para cezası verilir.
Bu Kanunun yayımından önce zeytinlik alanlarına ilişkin kesinleşmiş imar planları geçerlidir.
Görüleceği üzere 4086 sayılı kanunun 5. Maddesi ile değiştirilen 3573 sayılı kanunun 20. Maddesi yukarıdaki şekildedir.
Madde içeriği dikkatlice incelendiğinde, imar hukukuna yönelik, aslında 3 farklı senaryonun işletildiği anlaşılacaktır.
1. 4086 sayılı kanunun yürürlük tarihi olan 28.02.1995 tarihinden önce zeytinlik alanlara ilişkin kesinleşmiş imar planlarının geçerli olduğu,
2. 4086 sayılı kanunun yürürlük tarihi olan 28.02.1995 tarihinden sonra imar planı yapılması düşünülen alana ait imar planlama çalışmasında, zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması hâlinde altyapı ve sosyal tesisler dâhil toplam yapılaşmanın (betonlaşma), zeytinlik alanının % 10’unu geçemeyeceği, plan yapımına ait esasları düzenleyen mevzuatın uygulanması sırasında bu kritere dikkat edilmesi gerektiği anlaşılmalıdır. Yani; İmar Planı hazırlanırken bu maddenin kriterlerine dikkat edilmeli, imar planının kesinleşerek onaylanması durumunda ise plan hükümlerinin uygulama kriteri olarak alınması gerekmektedir.
3. Bunların dışında kalan sahalarda zeytincilik sahaları (bu yasa gereği önce hazine sonra şahıs mülkiyetine devredilen alanlar) daraltılamaz.
Şeklinde olduğu görülecektir.
Nitekim Yargıtay ve Danıştay’ın muhtelif konulardaki yargılamaları sırasında kararların gerekçe bölümüne yansıyan 3573 sayılı kanuna bakışı aşağıda örneklendirilmiştir.
1. Danıştay İdari Dava D. Kur. 1989/183 E.N , 1990/163 K.N. dosyasının gerekçe bölümünde;
… Aydın İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmı, Danıştay Sekizinci Dairesince; 3573 sayılı Yasaya göre, aşılanacak yabani zeytinlik alanı olarak tefrik edilip dağıtılan ve orman alanı dışında tutulması gereken kimi taşınmazların, hangi parselleri kapsadığının, hükme esas alınan bilirkişi raporunda incelenmediği …
… 3573 sayılı Yasanın anılan maddeleri içinde yabani zeytinlik bulunan devlet ormanları içindeki zeytinli alanların ( 6577 sayılı Yasa ile buna antep fıstığı, harnup ve sakız vs. eklenmiştir. ) belli koşullarla tefrik ve tevziine, binnetice bu alanları orman sınırları dışında bırakmaya imkan tanımaktadır. Esasen anılan Yasanın 4 üncü maddesi, bu tür yerlerin orman mefhumu haricinde kalacağını belirtmiş olup, bu durum karşısında anılan yerlerin 6831 sayılı Yasanın 1 inci maddesine göre çizilen orman sınırları dışında kaldığını kabul etmek gerekmektedir. Durum böyle olunca, orman sınırları dışında kalan yerlerin, 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik 2 nci maddesine göre, tekrar orman sınır dışına çıkarılması olanağı bulunmamaktadır. Bu duruma göre dava konusu işlemin, özellikle, idare mahkemesinin iptal kararına konu olan taşınmazlarla ilgili kısmının, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında yeniden bir inceleme ve değerlendirmeye tabi tutulması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması zorunlu olmaktadır. Ancak bunun içinde, orman sınırları dışında tutulması gereken yabani zeytinlik durumunda iken, 3573 sayılı Yasanın uygulama alanı olarak belirlenip dağıtılan yerlerin, orman sınırları dışına çıkarılan parsellerden hangilerini kapsadığının belirlenmesi, bunun için de yeniden bir bilirkişi incelemesi yapılması gerekmektedir…
… anlaşmazlık konusunun 3573 sayılı Yasa ile de ilgisi bulunmasına, bu yasanın 4 üncü maddesine göre ilgililerin, kendilerine tevzi olunan alanları; şartları oluşmuşsa adlarına tapuya tescil ettirme haklarının olmasına, veya 18 inci maddeye göre idarece bu yerlerin kendilerinden geri alınabilme imkanının bulunmasına, bu itibarla da anılan Yasa uyarınca yabani zeytinlik alanları, ıslah amacıyla adlarına dağıtılan kişiler yönünden …
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2007/1-75, K. 2007/90 dosyasının gerekçe bölümünde;
… Revizyon kaydı incelendiğinde anılan tapu kaydının 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Hakkındaki Yasa gereği 1974 yılında oluştuğu anlaşılmaktadır. Yine tapu kaydının söz konusu yasanın 2 ve 3. maddeleri hükümleri gereği tevzii edildiği dosya kapsamıyla sabittir…
… 3573 Sayılı Yasa hükmü gereği tevzii edilen sahaların orman mefhumu haricinde kalacağı ve bu taşınmazların ormanla ilgisinin kesileceği sözü edilen yasanın 4. maddesi ile ifade edilmiştir. Her ne kadar, anılan hüküm 4086 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 1995 yılında ilga edilmiş ise de, tapunun tesis tarihi itibariyle bu ilganın kazanılmış haklara bir etkisi olmayacağı tartışmasızdır …
… Davacı Hazine, davalı aleyhine açtığı tapu iptal ve tescil davasında niza konusu 366 parsel nolu taşınmazın kadastro tespitinde davalı adına 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Hakkındaki Kanuna göre verildiğini, davalının taşınmazı Yasanın aradığı şartlara göre imar ve ihya ettiğini ve kaymakamlık oluru ile davalı adına tapuya tescil edildiğini …
… Gerek 3573 Sayılı Yasanın 2, 3, 4, 5 gerekse 6831 Sayılı Yasanın 1/ı. maddesi gereğince yabani zeytinlik sahalarının kişiler adına tescil edilebilmesi için tahsis, imar ihya koşullarının gerçekleşmesi ve Bakanlık onayından sonra tahsis edilen kişi adına o yerin mülki amiri tarafından tapuya tescil ettirilmesi gerekir.
Hazine tarafından 3573 Sayılı Zeytincilik Yasasına göre dağıtıma tabi tutulmayan veya dağıtıma (tahsis) tabi tutulduğu halde imar ve ihya edilmeyen taşınmazların salt zeytincilik parselasyon haritası kapsamında bulunması mülkiyet hakkı doğurmayacağından, bu tür taşınmazların daha sonradan imar ihya ile kazanılması olanaklı değildir.
3402 Sayılı yasanın 20/A maddesi gereğince haritaya dayanan kayıt ve belgelerin kapsamı haritasına göre belirlenir. O halde, 52, 56, 59, 114 sayılı zeytincilik parsellerinin kimlere dağıtıldığı, dağıtılan kişiler adına tapu kaydı oluşup oluşmadığı ilgili ziraat müdürlüğü yada ziraat teşkilatından sorularak bununla ilgili belge ve haritalar getirtilmeli, çekişmeli taşınmaza komşu 349, 363, 365, 367, 526, 527 sayılı parsellerin kadastro tutanak suretleri, dayanak kayıtları, tapu kayıtları Tapu Sicil Müdürlüğünden istenmeli, Hazine dava konusu taşınmazın, 113 sayılı zeytincilik parseli dışında kalan bölümlerinin dağıtılmadığını iddia ettiğinden, tapu kaydının dayanağı zeytincilik parselasyon haritası 3402 Sayılı Yasanın 20/A maddesine göre komşu parsellerin dayanağı tapu kayıtlarından da yararlanılarak yerine uygulanıp, dava konusu taşınmaza uyup uymadığı, komşu parsellerin zeytincilik haritasındaki konumları ile 3573 Sayılı Yasaya göre oluşan zeytincilik tapuları bulunup bulunmadığı, sınırların sabit hale gelip gelmediği araştırıldıktan sonra tapu kaydının uyduğu ve 366 sayılı parsel içinde kalan zeytincilik parsellerinin tümünün dağıtıldığı ve sınırların sabit hale geldiğinin anlaşılması halinde, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasına dair 2863 Sayılı Yasanın 11. maddesinin 5226 Sayılı Yasanın 5. maddesinde yapılan değişiklikle sadece sit alanların zilyetlik yolu ile kazanılamayacağının öngörüldüğü, 3573 Sayılı Yasa ile oluşan tapu kaydı kapsamındaki taşınmazın sit alanında kalmasının sözü edilen yasa kapsamında değerlendirilemeyeceği, göz önünde bulundurularak 113 sayılı zeytincilik parseli dışında kalan parsellerin dağıtılmadığı veya dağıtılsa bile, imar ihya koşullarının tamamlanmadığından, 3573 Sayılı Yasaya göre tapu kaydının oluşmadığının anlaşılması halinde bu zeytincilik parsellerinin daha sonraki yıllarda imar ihya edilerek kazanılmasının 3573 Sayılı Yasa karşısında olanaklı olmadığı gözetilerek hüküm kurulması gerekir…
3. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E. 2014/32, K. 2014/77 dosyasının gerekçe bölümünde;
… Tarım Bakanlığından tüm valilik ve kaymakamlıklara gönderilen 08/05/1963 gün ve 1329/1 sayılı yazıda (3573 ve 6777 sayılı yasalar gereğince 1961 tarihli Anayasanın 37 ve 131. maddeleri karşısında Devlet Ormanlarından yabani zeytinlik, menengiçlik, harnupluk sahalarının ayrılamayacağının bildirildiği, (H.G.K.'nun 09/03/1988 gün 1987/2-860-232 ve 23/11/1988 gün 1988/1-825-964 ve 13/10/2004 gün 2004/10-528-533 ve 08/11/2006 gün 2006/14-701-698 sayılı kararları), Devlet Ormanlarından zeytinlik tespit ve tefrikinin, ormanların özel mülke konu olamayacağı ve daraltılamayacağı hakkındaki, Anayasanın 37 ve 131. maddesine aykırı olduğu, 11/06/1958 gün 1958/8-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile deliceliklerin para ve emek harcanarak zeytinlik durumuna getirilmesinin imar ve ihya sayılacağı kabul edilmiş ise de bu içtihatta öncesi orman olmayan taşınmazların söz konusu olduğu, 1970, 1974, 1984, 1986 ve 2004 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliklerinin tümünde “3573 sayılı Kanun ile bu Kanunu değiştiren 6777 sayılı Kanuna göre Devlet Ormanlarından tefrik edilmiş, zeytinlik, sakızlık ve harnupluk sahalar için tevzi işlemleri yapılmamış ise Devlet Ormanı olarak sınırlandırılır.” hükümlerinin mevcut olduğu, yine 6831 sayılı Kanunun 05/11/2003 gün ve 4999 sayılı Kanunun 6. maddesi ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11/5.maddesinde, “6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 2896 sayılı ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2/B madde uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan, ancak, fiilen orman olduğu Orman Genel Müdürlüğünce tesbit edilen yerler, talep üzerine Maliye Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilir. Tahsisi yapılan bu yerler Hazine adına tapuya orman vasfıyla tescil edilir.” Hükmünün bulunduğu; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/02/2008 gün ve 2008/20-157 - 2008/194 sayılı kararında da belirtildiği üzere delicelik ve yabani zeytinlerin aslının orman ağacı olduğu, ancak, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa hükümlerine göre yetkili makamlarca zeytincilik parseli olarak tahsis edilmesi, daha sonra da imar-ihya koşullarının oluştuğu belirlenerek temlik kararı verilmesi, bu temlik kararı uyarınca tapu kaydı oluşturulması durumunda o yerin orman sayılmayacağı (H.G.K. 2008/20-157-194), açık olduğu halde …
4. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E. 2014/4785, K. 2014/8861 dosyasının gerekçe bölümünde;
… Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın neden tescil harici bırakıldığı, belediye sınırları içinde olması nedeniyle imar kapsamında bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, 1994 yılı orman kadastro tutanaklarına göre 33 ilâ 48 nolu OTS hattının çekişmeli taşınmazın bulunduğu yönü 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun hükümleri gereğince dağıtıma tâbi tutalan imar ve ihya ile temlik şartları yerine getirildiğinden orman sayılmayan yerler olarak sınırlandırıldığı belirtildiği halde, 3573 sayılı Kanun uyarınca dağıtıma tâbi tutulan alana/alanlara ilişkin harita ve diğer belgeler getirtilmemiş, çekişmeli taşınmazın bu alanda kalıp kalmadığı, kalmakta ise kime dağıtıldığı ve dağıtım uyarınca tahsis ve tapu işlemlerinin yapılıp yapılmadığı araştırılmamış …
5. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E. 2014/5567, K. 2014/9223 dosyasının gerekçe bölümünde;
… delicelik ve yabani zeytinlerin aslının orman ağacı olduğu, ancak 3573 sayılı "Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun" hükümlerine göre yetkili makamlarca zeytincilik parseli olarak tahsis edilmesi, daha sonra da imar ve ihya koşullarının oluştuğu belirlenerek temlik kararı verilmesi ya da verilen bu temlik kararı uyarınca tapu kaydı oluşturulması durumunda o yerin orman sayılmayacağı, kanun gereği zeytincilik parseli olarak belirlenip tahsis ve temlik edilmeyen yerlerdeki deliceliklerin aşılanmak suretiyle iktisabının mümkün olmadığı …
6. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2008/20-157, K. 2008/194 dosyasının gerekçe bölümünde;
… 1954 yılında 3573 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan zeytin parselasyonunda çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer 119 ve 120 numaralı zeytin parseli olarak belirlenmiş, Süleyman, Niyazi ve İsmail Hakkı Yiğit’in tahsis istemiyle başvurusu üzerine, 03.07.1963 tarihli zeytin tevdiat raporunda 119 ve 120 sayılı parsellerde dekara 15 ila 18 delice düştüğü, bu zeytin parsellerindeki ağaçların % 20’sinin pırnal, % 5’inin ardıç, % 10’unun akçakesme, % 5’inde ise, diğer maki elemanlarının bulunduğu belirlenmiş, Tarım Bakanlığının 20.04.1964 tarihli ve 156 sayılı yazısıyla, Anayasanın 37 ve 131. maddeleri gereğince tahsis edilemeyecek yerlerden olduğundan söz edilerek, tahsis talebinin reddine karar verilmiştir.
Delicelikler ve yabani zeytinliklerin orman ağacı olduğu, orman içindeki bu gibi yerlerin ancak 26.01.1939 tarih, 3573 sayılı <Zeytinciliğin Islah ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa> hükümlerine göre yetkili makamlarca tahsis edilip koşullarının yerine getirilmesi ve o kişi adına tescili konusunda yetkili makamlarca karar verilmesi ya da verilen bu karar uyarınca tapu kaydı oluşturulması durumunda o yerin orman sayılmayacağı yasa gereğidir…
7. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2012/20-584, K. 2013/166 dosyasının gerekçe bölümünde;
… Mahkemece çekişmeli parsellerin ifraz edildiği Topallı Köyü 316 sayılı parselinin, Göl mevkii 99 sayılı zeytin parseli ile aynı yer olduğu, 99 sayılı zeytin parselinin 3573 Sayılı Yasa hükümlerine göre tahsis ve tapuya tescil edilmişse de, imar ihya koşullarının hiçbir zaman gerçekleşmediği ve yasal koşulları taşımadığı halde, tahsis işlemi yapıldığı gibi, düzenlenen bilirkişi raporlarıyla veriliş amacına aykırı olarak kullanıldığının da belirlendiği…
… 316 sayılı kadastro parseli, 3573 Sayılı Yasa hükümlerine yapılan çalışmada 99 sayılı zeytin parseli olarak 1959 yılında M. Kızı F. Kara’ya tahsis edildiği ancak, bu kişi tarafından imar ihya edilmediğinden söz edilerek Hazine adına tespit edilmiş, daha sonra F. Kara adına 3573 Sayılı Yasa hükümlerine göre oluşan Haziran 1974 tarih 174 sıra numaralı tapu kaydı esas alınarak, F. Kara adına tespit edilmiş …
… beyanlar hanesine 07.02.1995 tarihinde 1085 yevmiye numarasıyla 6831 Sayılı Yasanın 2. madde şerhi, 04.03.2003 tarihinde de 2052 yevmiye numarasıyla “3573 Sayılı Yasa kapsamında olup veriliş amacı dışında kullanılamaz, miras dahil bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü küçültülemez, aksi taktirde Hazinece geri alınır.” şeklinde şerh yazılmıştır…
… 3573 Sayılı Yasanın 2 ve 3.maddesinde ıslah ve tahsis koşulları ve süresi ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu hükümlere göre ıslah edilmek üzere tahsis edilen taşınmazın öngörülen süre içinde ıslahının yapıldığının belirlenmesi ve bu hususun mülkiye amirince yerinde görülmesi halinde, orman rejimi dışına çıkmış kabul edilerek, hak sahibine tapularının verilir …
… 1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra yürürlükteki yasaların Anayasaya aykırı hükümlerinin tesbiti ile görevlendirilen Bakanlıklar Arası Komisyon tarafından yapılan incelemede Devlet Ormanlarından zeytinlik tesbit ve tefrikinin Anayasanın 37 ve 131.maddelerine aykırı olup, yabani zeytinlik, harnupluk ve fıstıklıkların 3573 ve 6777 Sayılı Yasalara göre yeniden tefrik, tesbit ve tevzi yapılamayacağı” konularındaki genel tamimler eklenerek Tüm Vali ve Kaymakamlıklara gönderilen 08.05.1963 gün ve 1329/1 sayılı yazıda Anayasanın 37 ve 131.maddeleri karşısında “3573 ve 6777 Sayılı Yasalar gereğince Devlet Ormanlarından Yabani Zeytinlik, Menengiçlik, Harnupluk sahaların ayrılmayacağının” bildirildiği görülmektedir.
1961 Anayasanın bu açık hükümleri ile sözü edilen genelge karşısında 1961 Anayasasının yürürlüğe girmesinden sonra 3573 Sayılı Yasanın "Devlet Ormanları içindeki yabani zeytinliklerin tesisine" ilişkin hükümleri zımnen yürürlükten kaldırıldığının ve uygulama olanağının kalmadığının kabulü gerekir. Davacı kişinin tutunduğu tapu kaydı taşınmaz 1945 yılında kesinleşen orman sınırları içindeyken Ocak 1969 tarihinde oluşmuştur…
8. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2007/1-75, K. 2007/90 dosyasının gerekçe bölümünde;
… 3573 Sayılı Yasa hükmü gereği tevzii edilen sahaların orman mefhumu haricinde kalacağı ve bu taşınmazların ormanla ilgisinin kesileceği sözü edilen yasanın 4. maddesi ile ifade edilmiştir. Her ne kadar, anılan hüküm 4086 sayılı Yasanın 8. maddesi ile 1995 yılında ilga edilmiş ise de, tapunun tesis tarihi itibariyle bu ilganın kazanılmış haklara bir etkisi olmayacağı tartışmasızdır. Öyle ise, taşınmazın öncesinin orman olması iptal hükmüne dayanak yapılamaz…
… Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 nolu protokolünün 1. maddesi mülkiyet hakkını teminat altına almaktadır. Madde şöyledir: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve Uluslararası Hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir…
… dava konusu 366 parsel numaralı taşınmaz 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Hakkındaki Kanun hükümleri gereğince imar ihya edildiğinden Tarım Bakanlığının 23.11.1973 gün ve 1840-004-1716-88631 sayılı emirleri ve Ziraat Teknisyenliğinin Kaymakamlık onaylı 31.12.1973 tarih ve 18-C-361 sayılı yazıları gereği olarak, davacı adına 18.11.1974 tarih ve 73 numaralı tapu ile tescil edildiği…
… Gerek 3573 Sayılı Yasanın 2, 3, 4, 5 gerek se 6831 Sayılı Yasanın 1/ı. maddesi gereğince yabani zeytinlik sahalarının kişiler adına tescil edilebilmesi için tahsis, imar ihya koşullarının gerçekleşmesi ve Bakanlık onayından sonra tahsis edilen kişi adına o yerin mülki amiri tarafından tapuya tescil ettirilmesi gerekir. Hazine tarafından 3573 Sayılı Zeytincilik Yasasına göre dağıtıma tabi tutulmayan veya dağıtıma (tahsis) tabi tutulduğu halde imar ve ihya edilmeyen taşınmazların salt zeytincilik parselasyon haritası kapsamında bulunması mülkiyet hakkı doğurmayacağından, bu tür taşınmazların daha sonradan imar ihya ile kazanılması olanaklı değildir…
Yukarıda, Danıştay ve Yargıtay tarafından yapılan yargılamaların gerekçe bölümlerinden de anlaşılacağı üzere, 3573 sayılı yasa uygulaması için;
o Hiçbir şekilde amacı dışında kullanılamayacağının,
o Miras dahil hiçbir şekilde bölünemeyeceğinin,
o Yüzölçümünün hiçbir şekilde küçültülemeyeceğinin bilinmesi gerekir.
Doğal olarak bir kadastro parselinde 3573 sayılı yasaya göre bir yorumda bulunabilmek için yukarıda bahsedilen yasal adımların oluşmuş olduğu saptanmalı ve parselin 3573 sayılı yasa gereği tapuya tescil edilmiş, zeytincilik parselasyon planı dâhilindeki zeytincilik parsellerinden olduğu belirlenmelidir.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün mülga 04.04.1950 tarihli 1166 sayılı genelgesinde,
“Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun özel bir kanundur. Devlete ait boş arazideki yabani zeytin sahaları Tarım Bakanlığınca teşkil edilen komisyon marifetiyle tespit edilerek ilan edildikten sonra aşılamak isteyenlere usulü dairesinde tevzi edilmekte ve aşılama ameliyesi bittikten sonra Tarım Bakanlığının tasvibinden geçmek suretiyle vilayet makamınca hak sahipleri adlarına tescili talep olunmaktadır.”
Şeklinde talimatlandırılmıştır. Burada da görüleceği üzere 3573 sayılı kanunun bir uygulama alanı ve kapsamı vardır.
Yine, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün 09.04.2002 tarih 2002/09 sıra nolu genelgesinde;
“ 4086 sayılı kanun ile değişik 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında kanun ile zeytinciliğin teşviki ve geliştirilmesi amaçlanmış, bu kanun hükümlerinin 6777 sayılı kanunda düzenlenen sakız ve nevileriyle harnupluklar için de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
3573 sayılı kanunun 4086 sayılı kanunla değişik 3. Maddesinin III. Fıkrasında ‘Beş yıl süre ile taşınmazın gayesine uygun olarak kullanıldığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tespit edilenlere mahallin en büyük mülki amiri tarafından tapuları devredilir. Bu yolla verilen taşınmaz mallar hiçbir şekilde veriliş amacı dışında kullanılamaz. Bu taşınmazlar; miras dahil hiçbir şekilde bölünemez, veriliş tarihindeki yüzölçümü hiçbir şekilde küçültülemez. Aksi takdirde Hazinece geri alınır. Bu hususlarda taşınmaz siciline gerekli şerh verilir.’ Hükmüne yer verilmiştir.
3573 sayılı kanunda; 4086 sayılı kanunla değişiklik yapılıncaya kadar, şerhe ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.
3573 sayılı kanunun 4086 sayılı kanunla değişik 3. Maddesi uyarınca, taşınmaz mala malik olan kimse devir amacı doğrultusunda taşınmaz malı kullanmakla yükümlüdür.
4086 sayılı Kanunla değişik 3573 sayılı Kanunun 20.maddesinin III. fıkrasında zeytinlik sahaların daraltılamayacağı, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması halinde altyapı ve sosyal tesisler dâhil toplam yapılaşmanın zeytinlik alanın % 10'unu geçemeyeceği belirtilmiştir.
Bundan böyle, 3573 ve 6777 sayılı Kanunlar uyarınca devri yapılan taşınmaz mallar hakkında aşağıda belirtilen hükümler doğrultusunda işlem yapılması uygun görülmüştür.
1) 3573 ve 6777 sayılı Kanunlar uyarınca devri yapılan taşınmaz malların bir program dâhilinde ve mümkün olan en kısa sürede il veya ilçe tarım teşkilatından teknik bir elemanın da katılımıyla mahallen tespitleri yapılacaktır.
2) Yapılan tespit sonucunda devir amacı dışında kullanıldığı anlaşılanların tapu kütüğündeki kayıtları incelenecek, beyanlar hanesinde bu Kanunlara göre devri yapıldığına ilişkin şerh bulunanlar hakkında "Tapu iptali ve Tescil Davası" açılacaktır. Burada aleyhine tapu iptal davası açılacak kişinin ilk malik veya sonraki müktesep olmasının bir farkı bulunmamaktadır.
Ayrıca mülga 237 ve 255 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğleri uyarınca belge düzenlenen taşınmaz malların belgelerinin iptali için durum Bakanlığa bir yazı ile bildirilecektir.
3) Tapu kayıtlarında şerh bulunmayan hallerde amaç dışı kullanıldığı tespit edilenlerden ilk malikler hakkında (varisler dâhil) 2 no.lu bentte belirtilen işlem yapılacaktır. Tapu kayıtlarında şerh bulunmayıp da taşınmaz malı bilahare satış, hibe, trampa veya mahkeme kararı sonucu iktisap eden malikler hakkında iyi niyetle iktisap kurallarına uygun olarak her hangi bir işlem yapılmayacaktır.
Diğer taraftan, tapu kayıtlarında 3573 ve 6777 sayılı Kanunlara tabi olduğuna dair şerh bulunmayan taşınmaz mallar hakkında Bakanlığımızca mülga 237 ve 255 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğleri uyarınca haklarında belge düzenlenmişse bu belgeler hakkında sözü edilen Tebliğde belirtilen işlemlere devam edilecektir.
Ancak henüz el değiştirmediği gibi mülga 237 ve 255 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğleri uyarınca haklarında belge düzenlenmediğinin de belirlenmesi halinde taşınmaz malların tapu kayıtlarına 3573 veya 6777 sayılı Kanunlara tabi olduğuna dair tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh konulması için tapu idaresinden talepte bulunulacaktır.”
Şeklinde hükümler kurularak 3573 sayılı yasa uygulamasının kapsamı ve şekli tanımlandırılmıştır.
Görüleceği üzere, Milli Emlak Genel Müdürlüğü de 3573 sayılı kanunun uygulanmasında, bu yasa gereği üretilmiş ve takip edilmesi gereken parseller olduğunu kabul etmiş, hazine mülkiyetinin korunmasının kanunun lafzı olduğunu belirtmeye çalışmıştır.
Sonuç olarak;
İlgi (a) talimat ile 3573 sayılı kanunun uygulama birliğinin sağlanması adına talimatlandırılan hususların, mülkiyet hakkı kavramı da göz önüne alınarak,
gibi kanunda zikredilmeyen hususların aşırı bir yorumla uygulanmaya zorlanması sonucunu doğurmaktadır.
3573 sayılı kanun uygulamasında, bu kanundaki usul ve esaslar çerçevesinde, dayanak belgeleri bu kanuna göre üretilerek tapu kütük sayfasına tescilleri yapılan parsellerin bu kanun hükümlerine tabi olması gerektiği açıktır. Bunun dışında kalan alanlarda bu kanunun hükümlerinin uygulama şekli bulmaması gerekir. Yani, daha net bir ifadeyle 3573 sayılı kanun gereği üretilen zeytincilik parselasyon haritaları kapsamında zeytincilik parseli olarak tahsisi yapılıp şartlarını yerine getirenler adına usulünce tapuya tescili sağlanan zeytincilik parselleri bu kanunun gerektirdiği müeyyidelere tabi olup bunun dışında kalan alanlarda bu kanunun müeyyidelerinin uygulanması hatalı bir uygulama şekli olacaktır.
Bu anlamda; 3194 sayılı İmar Kanununun uygulama alanında bulunan, kesinleşmiş ve onaylı imar planları kapsamında kalıp 3573 sayılı kanun gereği tescilleri sağlanan zeytincilik parsellerinde, 3573 sayılı kanun hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, yani bu parsellerin imar planlarında geometrik olarak plan hükümleri doğrultusunda ve 3573 sayılı kanunun 20. Maddesi kapsamında uygulamaya tabi tutulması gerektiği, 3573 sayılı kanun kapsamında kalmayan ancak tapulama çalışmalarında vasıf tespitleri yapılırken içerisinde zeytin ağacı barındıran vasıflarla tespit edilen kadastro parsellerinde ise 3573 sayılı kanun hükümlerinin uygulanmaksızın imar mevzuatına göre işlem tesis edilmesi gerektiği yukarıda açıklanan gerekçelerden anlaşılacaktır.
Bu kanun kapsamında kalmadığı halde, bu kanun hükümlerinin uygulanmaya çalışıldığı taşınmazlar gayrimenkul hukuku açısından ayıplı duruma düşürülecek ve bu durum malik ve kamunun müştereken zarara uğraması ve zararın tazmini gibi sorunları da beraberinde getirecektir.
Bloga abone olduğunuzda, sitede yeni güncellemeler olduğunda onları kaçırmamanız için size bir e-posta göndereceğiz.